Süreç iyi yönetilmedi! Kentsel dönüşümde 90 gün şartı 1 yıla çıkarılmalı
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve binlerce evin yıkıldığı depremlerle önemi bir kez daha anlaşılan yapı güvenliği, kentsel dönüşüm tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Özellikle beklenen Marmara depremi bir kez daha gözleri İstanbul’daki binalara çevirirken, uzmanlar sadece bu şehirde en az 58 bin binanın yıkılacağına dikkat çekiyor. Bu da başta İstanbul olmak üzere tüm deprem bölgelerindeki yapıların acilen gözden geçirilmesini gerekli kılıyor. Vatandaşlar ise riskli bina tespitine sıcak bakmıyor çünkü binanın riskli çıkması durumunda 90 gün içinde evini boşaltmak zorunda kalıyor.
Süreci iyi yönetemedik.
Riskli binaları tahliye ederken, konut sahiplerine 1.500 ile 4.500 lira arasında kira yardımı yapılıyor. Kiracılara sadece taşınma yardımı verilmektedir. Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Lideri Prof. Dr. Gürsel Öngören, kentsel dönüşümde yaşanan sorun ve mağduriyetlere dikkat çekti. “Süreci iyi yönetemedik, vatandaşı kentsel dönüşümden soğuttuk” diyen Prof. Öngören, “Risk değerlendirmesinin ardından riskli olduğu belirlenen ve dönüştürülecek konutlarda oturanların en geç 90 gün içinde evi boşaltması gerekiyor. İmkanı olanlar ilk gün yola çıkıyor ama maddi durumu ve gidecek yeri olmayanlar mağdur oluyor. Makul bir süreye uzatılmalıdır” dedi.
Risk değerlendirmesi yapılmalı
Kentsel dönüşümün bu zorunluluktan dolayı yürümediğine değinen Öngören, “Nüfusun yüzde 72’si deprem bölgesinde yaşıyor. Önce yasa yeniden düzenlensin. 90 gün şartı bir yana, bu yönetmelik kendi bölgelerindeki riskli yapıları tespit edip önlem almak isteyen yerel yönetimleri de bağlarken, yasal düzenlemeye göre tüm belediyeler ve bakanlık binalarda risk değerlendirmesi yaptırabiliyor. kendi yasal sorumlulukları.
Güven, irade ve yönetim
Bakanlığın planladığı 15 yıllık kentsel dönüşüm sürecinin amacının riskli binaların yüzde 100 dönüşümü olduğunu belirten Prof. Sonuç tatmin edici değil. Öncelikle veri güvenliğini sağlamamız gerekiyor. Bunun için riskli bina sayısını belirlememiz gerekiyor.
Risk analizi ve dönüşüm sürecinde vatandaşların bazı müteahhitler tarafından da mağdur edildiğine işaret eden Öngören, “Risk analizinde, mal sahibinin onayı ile teknik işlem yapılabiliyor. 90 gün içinde binayı terk etmek zorunda kalan müteahhit de vatandaşın mecburiyetinden yararlanarak yasal güvencesi olmadan sözleşme imzalatıyor.
Sonrasında davalar açılır ve süreç uzar. Dairelerde gönüllü olarak risk değerlendirmesi yapılacaksa yüzde 51 çoğunluk şartı getirilmeli. prof. Dr. Öngören’e göre, Türkiye’nin kentsel dönüşümde başarılı olmasının iki şartı, vatandaşın güveni ve idarenin iradesi. Öngören, “Bu güveni tesis edebilir ve irade gösterebilirsek 5 yıl içinde riskli binaları ortadan kaldırmış oluruz. Bunun maliyeti de çok kolay karşılanıyor. Zaten bir kentsel dönüşüm fonu var, başka fonlar da rahatlıkla bulunabilir” dedi.
“Konut toplamamız gerekiyor”
Devletin yerel yönetimlerle görüşüp arsa oluşturması gerektiğine işaret eden Öngören, şöyle devam etti: “Öncelikle boş kamu arazilerini veya üzerinde verimsiz kamu binaları olan alanları tespit etmeliyiz. Arsalarda hızla bir kumbara gibi konut biriktirmeliyiz. Önce binalar yapılacak, ardından vatandaşlar taşınacak. Yıllık 1 milyon konut üretimimiz var. Bu yöntemle belediyelerin kentsel dönüşüm stoğu 2-3 yılda oluşuyor.” Kentsel dönüşümde devletin tüm süreci üstlenmesi gerektiğini söyleyen Platform Başkanı’na göre, yapı kontrol çalışmalarını da belediyeler ve bakanlık denetlemeli.
İstanbul’da 318 bina hızla çökecek
İBB hızlı tarama sonuçlarına göre 318 bina hızla yıkılacak durumda. İçlerinde 10 binden fazla insan yaşıyor. 1.525 binada yüksek risk tespit edildi. Bu binalarda en az 50 bin kişi yaşıyor. İstanbul’da 1 milyon 166 bin bina var. Bunların yüzde 73’ü 2000’den önce yapıldı. İBB’nin 3,5 yılda 107 bin binaya tarama için gittiği ve bunların ancak 29 bin 700 binaya girebildiği açıklandı.